Kategoriler

Süt Çocukluğu

Süt çocuğunun yalnız gelişmesi değil, sağ kalabilmesi de özenle bakılmasına bağlıdır. Bu özellik insanoğlunun en gelişmiş ve en yetenekli canlı varlık oluşuyla ilgilidir. Beslenme ve bakımın yetersiz kaldığı durumlarda bebeğin gelişmesi bozulmakla kalmaz yaşaması da güçleşir.

Uygun koşullarda ise bir süt çocuğu hızlı büyüme ve gelişme gösterir. Örneğin 3, 5 kg. ağırlığında doğan bir yavru, altı ayın sonunda doğum ağırlığının iki katına, birinci yılsonunda da üç katına ulaşır. Boyu 12 ay sonunda doğum boyunun yarı katı uzar. Baş çevresi ayda bir santimetre büyür. Beyin ağırlığı 350 gramdan birinci yaşta 900 grama ulaşır.

Güçsüz bir yaratık olarak doğan bebek, birinci yaş sonunda kollarını bacaklarını kullanan, yürüyen, konuşan ve kendi kişilik özelliklerini gösteren bir canlı varlığa dönüşür. Bu nedenle süt çocukluğu beden gelişmesi gibi ruhsal gelişme açısından da en önemli dönemdir.

Gözlemler, doğumdan sonraki ilk yılda beslenme ve bakım yanında anne ile bebek arasındaki duygusal ilişkinin sanıldığından çok daha önemli olduğunu kanıtlamaktadır. Bu dönemde yavrunun gereksinimleri çok sade olmakla birlikte, bunların yetersiz karşılanması, sonradan giderilmesi çok güç olan olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.

Başka bir deyişle, beden sağlığı gibi ruh sağlığının da temelleri ilk yıl içinde atılmaktadır. Çocuğun ilk aylardaki yaşamı, dölyatağındaki yaşamından pek ayrılık göstermez. Günün büyük bir bölümü uykuda geçer. Ancak acıkınca ya da sıkıntısı olunca uyanır. Doyurulup sıkıntısı gidenlince, yeniden uykuya dalar.

Başka bir deyimle, çocuğun algaçları (Antenleri) çevreye değil, kendi içine dönüktür. Kendi bedeninden gelen uyanlara karşı duyarlıdır. Bebek, uyanıklık döneminin gittikçe uzamasıyla, birinci aydan sonra dışa dönmeye başlar. Gereksinimlerinin bekletilmeden karşılanmasını ister. Ağlayınca tüm bedeniyle ağlar. Terler, çişini kaçırır, sarsılır. Çığlıklarıyla herkesi başına toplar. İstekleri öncelikle yerine getirilir.

Bebek bencil ve doymaz bir varlıktır. Kimseye uymaz, herkes ona uymak zorundadır. Bu bakımdan ağlama, bebeğin en güçlü silahı ve tek anlatım aracıdır. Bebek, gereksinimleri düzgün aralıklarla karşılandıkça, beklemeyi öğrenir. Avaz avaz bağırmak yerine, daha az gürültüyle ağlayarak anneyi yanına çağırır. Denemeyle öğrenmiştir ki, acıkınca doyurulmakta, sıkıntısı olunca giderilmektedir.

Bebeğin tepkilerine duyarlık kazanan anneler, zamanla, ağlamanın niteliğinden, altının ıslandığını, acıktığını, ya da kucağa alınmak istediğini ayırt edebilir. Gereksinimlerin böyle sürekli ve yeterli olarak doyurulması, bebekte bir güven duygusu geliştirir. Çocukluk yıllarında ana babanın sevgisi, koruması ve desteğiyle pekişecek olan bu güven duygusuna temel güven adı verilir.

Doğaldır ki bebeğin yetersiz ve düzensiz doyurulması, çağrılarının sürekli olarak karşılıksız kalması, onda karşıt duygunun, güvensizlik duygusunun yerleşmesine yol açar.

Gözleri iyi seçmeyen, kulakları sadece gürültüleri algılayan, ellerini kullanamayan bebek, çevresini ağzı yardımıyla tanır. Yumuşak ve tatlı nesneleri ağzında tutar. Katı ve acı nesneleri çıkarır veya tükürür. Yanağına değen her şeye dudaklarını uzatıp ağzına alır. Karnı doyduktan sonra da emziğini ya da parmağını büyük bir hazla emer.

Emme dürtüsü, bu dönemde, o denli güçlüdür ki uykuda bile sürer gider. Uykuya yatınca emme hızlanır, dalışı kolaylaştıran bir gevşeme sağlar. Ağzından emziği çekilen bebek uyanır ve ağlar. Emziği geri gelinceye dek susmaz.

Memeden kesilen bebek katı besinleri yiyecek durumda olsa da, günlerce tedirgin olur; memeyi ya da emziği arar. Bu iki yeteneği dışında, tümden bağımlı ve çaresizdir. Temel gereksinimlerinin karşılanması bakımından edilginlik (Pasiflik) içindedir.

Doğumdan sonraki ilk haftalarda bebek, anneyi ayrı bir kişi olarak değil, kendisinin bir uzantısı olarak algılar. Anne memesi onun için ayrı bir organ değil, kendi bedeninin ayrılmaz bir parçası gibidir. Bebek, annenin memesini emdiği gibi parmağını da emer. Anne ile kendisi arasında sınır tanımaz, Öte yandan anne de, bebeği ayrı bir canlı gibi değil canının bir parçası ve kendinin bir uzantısı olarak görür.

Böylece, başlangıçta hep alıcı, hep asalak gibi görünen yavru, gerçekte, anne ile sürekli bir duygu alış verişi içindedir. Bebeğin gülümseyişi, sevinci, anneye haz verir. Duygusal ilişkinin yoğunlaşması, anne ve yavru için doyum sağlayıcı olur.

İkinci ayda anne, yavaş yavaş sesi, görünüşü, tutuşu ve sıcaklığı ile yavrunun gözünde, ayrı bir kişi olarak belirmeye başlar. Bebeğin anneyi tanıması, üçüncü aya doğru, dıştan görünür duruma gelir. Annenin gelişini, sesler çıkararak, el kol sallayarak, sevinçle karşılar. Anne artık kendinden ayrı bir kişidir, ama yine de onun için önemli ve vazgeçilmez kişidir. Bebeğin bu tepkisi de annede ruhsal bir doyum sağlar. Gittikçe koyulaşan bir sevgi bağı oluşur.

Anne ile bebek arasındaki tek yönlü bağ, gerçek bir ortak yaşama dönüşür. Bu ortak yaşam, ileri yıllarda gittikçe azalır, ama tümden silinmeksizin çocukluk yılları boyunca sürer. Çocuk kendini de ayrı bir varlık, ayrı bir birey olarak görmeğe başlar. Ancak fiziksel ve ruhsal gereksinimleri için daha uzun süre annesine bağımlı kalır.

Bebeğin oturması ve elini kullanması, altıncı ayda dişlerinin çıkmasıyla, etkinliğe doğru bir gelişme olur. Bebek anne memesini ısırarak, ya da elindeki süt şişesini atarak güçsüz olmadığını belli eder. Altıncı aydan sonra başka bir değişme olur, ilk aylarda kim kucak açarsa ona giden bebek, tanımadığı kişilere gitmez olur. Yabancılara kuşkuyla bakar; kucağa alınmak isteyince, annesine sıkı sıkı sarılır, ağlar.

İlk 12 Ay İçinde Kazanılan Yetenekler

Ay-1

- Bebek oturur durumda, başını ara sıra dik tutabilir.
- Yüzükoyun yatırılınca başını titreterek kaldırır.
- Avucuna konan parmağı sıkı sıkı tutar.
- Çıngırak veya zil sesine tepki gösterir.
- Bakışlarını, yanına gelen kişi üstünde tutar.

Ay-2

- Oturunca başını dik tutar.
- Oda içinde dolaşan bir kimseyi izler.
- Karın üstü yatırıldığında, baş ve omuzlarını kaldırır.
- Sırtüstü yatarken, ellerinden tutulup, oturtulunca, başını dik tutar.
- Sesler çıkarır, tanıdık yüzlere gülümser.

Ay-3

- Oturur durumda başını dimdik tutar,
- Karın üstü yatırılınca, kollarına dayanarak doğrulur.
- Gözleri önünde gezdirilen bir nesneyi, başını çevirerek her yönde izler.
- Gözleriyle seslerin geldiği yeri arar.
- Süt şişesi yaklaşınca emeceğini anlar.
- Küçük nesneleri yakalar ve atar.
- Elleriyle oynar ve inceler.
- Heceli sesler çıkarır.

Ay-4

- Sırtüstü yatarken, eline verilen çıngırağı tutar ve sallar.
- Uzatılan bir kalemi yakalar ve tutar.
- Çarşafı ile yüzünü kapatır.
- Konuşulunca, bir takım seslerle karşılık verir.
- Kahkaha ile güler.
- Çağrılınca, hızla başını çevirip bakar.

Ay-5


- Yattığı yerde, yuvarlanıp ters dönebilir.
- Ulaşabildiği oyuncakları alır.
- Uzatılan bir nesneye elini uzatır.
- Aynadaki görüntüsüne tepki gösterip güler.
- Sevinçli çığlıklar atar, oyuncaklarıyla oynarken güler, sesler çıkarır.

Ay-6


- Destekle uzun süre oturabilir.
- Elleriyle ayaklarını tutar.
- Sırtüstü yatarken, başına konan örtüyü çekip alır.
- Elindeki kaşıkla masaya vurur veya sürter.
- Yabancıları tanıdıklardan ayırır.

Ay-7


- Bir süre desteksiz oturabilir.
- İki elinde de birer nesne tutabilir.
- Oyuncağı bir elinden ötekine geçirebilir.
- Aynaya elini uzatıp, görüntüsünü tutmak İster.
- Koyu bir mamayı kaşıkla yiyebilir.

Ay-8

- Kollarından tutulunca, doğrulup oturur.
- Sırtüstü yatarken karnı üstüne dönebilir. Eşyaları yere atarak oynar.
- Düşen oyuncağı yerde arar.
- İki elinde birer oyuncak varken, birini bırakıp, üçüncüsünü alabilir.

Ay-9

- Destekle ayakta durabilir, yürüme hareketleri yapar.
- Yalnız başına oturur, durum değiştirebilir.
- Otururken, başına konan örtüyü çekip alabilir.
- Çıngırağı ipinden tutarak, kendine çekebilir.
- Anne baba gibi iki söz söyleyebilir.

Ay-10


- Yardımsız ayağa kalkar.
- Örtü altına saklanan oyuncağını bulur.
- Gösterilince iki küpü bir fincanın içine koyabilir.
- Bardak veya kaptan su içebilir.
- İşittiği sözleri yinelemeye çalışır.

12-Ay

- Elinden tutulunca yürüyebilir.
- Ayakta iken yerdeki bir oyuncağı eğilerek alabilir.
- Elinde iki küp varken, bir üçüncüsünü alabilir.
- Fincana kaşıkla vurma hareketlerini yineler.
- İlk öğrendiği iki sözcükten başka, bir iki söz daha söyleyebilir.
- Sevgi gösterir.
- Çevreyi güldüren davranışlarını yineler.

4.5 5 2
YORUM YAP ve PUANLA