Kategoriler

Çocuğu Anlamak

Çocuğu Anlamak

Yeni bir iletişim dilini kullanabilmek için ilk adım, çocukları olumsuz yönde etkileyen konuşma dilini bırakıp, daha doğrusu, çocuklarla konuşmayı bırakıp, çocukları dinlemeye başlayarak atılabilir. Yani, çocukla iyi bir iletişimin yolu onu dinlemekten geçer.

Yetişkinler genellikle çocuklarla;

- Bir şeyler anlatmak için,
- Öğüt vermek için,
- Ne yapması gerektiğini söylemek için,
- Söz vermek için,
- Söz dinletmek için konuşurlar.

Ama çocuklar konuşmak istediğinde yetişkinler, onların anlatmak istediklerini anlamak ve dinlemek, duygularını öğrenmek konusunda çok da istekli davranmazlar.

Örnek;

Çocuğu dinlerken genellikle tepkilerimiz bu anne-çocuk örneğindeki gibi olur.

Çocuk: Anne, burası çok sıcak!
Anne: Hava soğuk, hırkanı çıkarma!

Çocuk: Ama anne çok sıcak geliyor...
Anne: Hırkanı çıkarma dedim!

Çocuk: (Ağlar) Ama anneciğim çok ısındım...

Bu konuşmada varılan birinci olumsuz sonuç, konuşmanın tartışmaya dönüşmesi, ikincisi ise, çocuğun kendi duygu ve tercihini yok sayarak, annesinin tercihini tartışmasız kabul etmeye zorlanmasıdır.

Bu gibi durumlarda çocuk, dinlenmediği, anlaşılmadığı için tartışmaya devam eder, içerler ve kızgınlığını hırçınlaşarak çıkarır.

Çocukla İletişimi Engelleyen Yaklaşımlar

Bazen de, çocuklarla konuşurken ya da onlara yardım etmeye çalışırken, farkında olamadan yanlışlar yaparız ve çocuğa yapılan yardımlar, tam tersi bir tepki yaratıp 'engel' haline gelebilir.

Emir verme, Yönlendirme


"Yapman gerekir... Yapmak zorundasın... 'Benim oğlum smıfta kalamaz, buna izin vermem.'

Sonucu; Korku ya da savunma yaratabilir. Söylenenin tersini "denemeye" neden olabilir. isyankar davranışa yol açabilir.

Uyarma, Tehdit, Gözdağı Verme

"…… yapmazsan …… olur. Ya, yaparsın yoksa ……” “Yemeğini yemezsen, seni dışarı çıkarmam.”

Sonucu; Korku, boyun eğme yaratabilir. Söz konusu sonuçların gerçekten meydana gelip gelmeyeceğini denemeye yol açabilir. Gücenme, kızgınlık, isyankârlığa neden olabilir.

Ahlak Dersi, Vaaz Verme

“…… yapmalıydın. Senin sorumluluğun.” “…… şöyle yapmak gerekir.”

Sonucu; Zorunluluk ve suçluluk duyguları yaratır. Çocuğun durumunu daha şiddetle savunmasına yol açar. Çocuğun sorumluluk duygusuna güvenilmediği izlenimini verir.

Öğüt Verme, Çözüm Getirme, Fikir Verme;

"Ben olsam ..... yapardım. Neden ..... yapmıyorsun ... ?" "Bence.... Sana şunu önereyim..”.

Sonucu; Çocuğun kendi sorunlarını çözmekten aciz olduğunu ima eder. Çocuğun sorunu bütünü ile düşünüp, değişik çözümler getirip, seçenekleri denemesine engel olur.

Mantık Yoluyla İnandırma, Tartışma

"Öğretmenin sana bağır¬dıysa bir nedeni vardır ..... Olaylar gösteriyor ki … "

Sonucu; Savunma ve karşı koymaya neden olur. Çoğunlukla çocuğun yetişkinle iletişimini kesmesine ve artık dinlememesine neden olur. Çocuğun kendisini yetersiz ve beceriksiz hissetmesine neden olur.

Yargılama, Eleştirme, Suçlama

"Sen zaten tembelsin …" "Olgun düşünmüyorsun …"

Sonucu; Yetersizlik duygusu yaratır. Çocuğun azarlanma korkusuyla, konuşmasını kesmesine neden olur. Çocuk genellikle eleştirileri "gerçek" olarak ele alır.

Övme, Görüşüne Katılma, Teşhis Koyma

"Haklısın, o öğretmen berbat birine benziyor" "Bence harika bir iş yapıyorsun ... "

Sonucu; Çocuk anne ve babasının kendisinden beklentilerinin çok yüksek olduğunu hisseder.

Ad Takma, Gülünç Duruma Düşürme

"Koca bebek ... ", "Geri zekalı", "Hadi bakalım Süpermen ... " , "Hadi sen de sulugöz"

Sonucu; Çocuk kendisini değersiz hisseder. Genellikle karşılık vermeye neden olur.

Tahlil Etme, Teşhis, Tanı Koyma

"Senin derdin nedir, biliyor musun?"

Sonucu; Tehdit edici olabilir ve başarısızlık duygusu uyandırabilir. Çocuk kendini korumasız, kışkırtılmış hisseder, kendisine inanılmadığı duygusuna kapılabilir. Çocuk yanlış anlaşılma endişesi ile iletişimi kesebilir.

Güven Verme, Teskin, Teselli Etme

"Aldırma, boşver, düzelir. “Hadi biraz neşelen." “Bak kardeşin ağlıyor mu? hadi sen de ağlama.”

Sonucu; Çocuk kendini anlamadığınızı düşünür. Kızgınlık duyguları uyandırır.

İncelemek, Araştırmak, Soruşturmak

“Neden? Kim? Nasıl? Sen ne yaptın?”

Sonucu; Sorular eleştiri veya zorunlu çözüm getirdiğinden, çocuk genellikle hayır demeye, yalan söylemeye, kaçmaya yönelebilir. Çocuk korku ve endişeye kapılabilir.

Konu Değiştirmek, Alaycı ve Şakacı Davranmak

“Yemekte sorun istemiyorum." “Sen neden dünyayı yönetmiyorsun..”

Sonucu; Çocuk yaşamın zorluklarıyla mücadele etmek yerine, onlardan kaçmak gerektiğini düşünebilir. Çocuk sorunlarının önemsiz, saçma ve geçersiz bulunduğunu düşünebilir.

Katılımlı Dinleme

İletişimi engelleyen yaklaşımlardan uzak durup, onun yerine katılımlı dinlemeyi uygulayabiliriz.

Çocuk: "Bugün okulda etek giymek istiyorum"
Anne: “İyi ama üşüyeceksin... Havanın ne kadar soğuk olduğunu görmüyor musun?”

Çocuk: "Olsun üşümem. Pantolon giymek istemiyorum, okula etekle gideceğim!"
Anne: (İçinden, “yine başladık, çıldıracağım. Uzun çorap da giymeyeceğini biliyorum, hastalıktan da yeni kalktı” der.) Bak daha yeni iyileştin etek giyersen...”

Çocuk:
(Ağlamaklı bir sesle) "Ama anne o çoraplar batıyor..."
Anne: (Haşin bir tavırla, ses tonunu yükselterek) “Neden batsın bütün çocuklar giyiyor... "

Çocuk: "Hayır. Ayşe giymiyor, Ayşe okula her gün etek ve kısa çorapla geliyor."
Anne: (Katılımlı dinlemeyi öğrenmiştir. İçinden 'tamam şimdi sabırlı ol, katılımlı dinleme kullan' der. ) "Hımm .. sen de okula Ayşe gibi etekle gitmek istiyorsun..."

Çocuk: "Evet, Ayşe her gün okula etekle geliyor, bir sürü de arkadaşı var...”
Anne: "Ayşe'nin çok arkadaşı var."

Çocuk:
(Annenin dönüşümünden biraz şaşırmıştır. ) "Evet, herkes Ayşe ile oynamak istiyor, oyunlarda hep onun yanına gidiyorlar."
Anne: "Bütün çocuklar Ayşe ile oynamak istiyor..."

Çocuk: "Evet benimle oynasınlar istiyorum, ama onlar yine de Ayşe'ye gidiyorlar."
Anne: "Sen de Ayşe gibi çok arkadaşın olmasını isterdin."

Çocuk: "Evet, sonra Elifde de hep Ayşe ile oynamak istiyor."
Anne: "Elif'in yalnız seninle oynamasını istiyorsun."

Çocuk: "Evet, aslında Elif, Ayşe'yi sevmiyor ..."
Anne: "Sevmediği halde yine de onunla oynuyor, bu da senin canını sıkıyor."

Çocuk:
"Hm ..... hm .. ille de Ayşe 'ye benzemek zorunda mıyım?"
Anne: "Ayşe'ye benzemeden de iyi olduğunu düşünüyorsun."

Çocuk: "Hem ben de Burcu ile oynuyorum. Aslında etek giymesem de olur... Ben yine pantolon giyeyim."

Eğer anne katılımlı dinleme yapmasaydı, zorla çorap veya pantolon giydirseydi o an için bu tartışma kapanır ama başka bir gün yine yaşanırdı.

Anne, esas sorun olan "Ayşe'ye benzeme" konusunu hiç öğrenemeyecekti. Çocuğun sorunu kendi kendine çözmesine destek olamayacaktı.

Çocuk annesinin kendisini dinleyip, anladığını hissetmeseydi, inat etmeye devam edecekti. Anne de "Çocuğum hiç laf dinlemiyor, ne desem karşı çıkıyor" diye yakınacaktı...

Çocuklar Nasıl Dinlenir?

- Çocukla aynı hizaya gelebilmek için, eğilerek ya da oturarak.
- Yüzüne bakıp, göz kontağı kurarak.
- Çocuğun söylediklerini gerçekten dinlemek istiyorsanız, zaman ayırarak.
- Çocuğun duygularını ya da söylediklerini 'evet, anlıyorum' 'hımm' gibi kelimelerle anladığımızı belirterek.
- Çocuğun söylediklerini duyduğumuzu ifade eden bir tekrar yaparak. "Burası sana sıcak geliyor" veya "çok ısınmışsın" gibi...
- Çocuğun duygularını isimlendirerek. "Ali'ye çok kızdın galiba."
- Çocuğun o andaki sorununa yardımcı olmayı gerçekten isteyerek.
- Çocuğun duyguları ne olursa olsun, sizin duygularınızdan ne denli farklı olursa olsun onun duygularını gerçekten kabul ederek ve yargılamayarak.
- Çocuğun duygularını tanıdığına, onlarla baş edebileceği ne ve sorunlarını kendisinin çözebileceğine güvenerek. Bu güveni, çocuğun kendi sorunlarını çözdüğünü görerek kazanacaksınız.

Çocuğu Dinlemenin Yararları

- Çocuğun konuşma yeteneği artar: Kendini daha iyi ifade etmesini öğrenir, kelime bilgisi artar.
- Duygular azalır: Çocuğun bir derdi varsa, bunu davranışla gösterme yerine (saldırganlık, ağlamak) sözle ifade ederek rahatlar, bu da hırçınlaşmasına, aksileşmesine engel olur.
- Çocuklar da yetişkinleri dinlemeye başlar: Söyledikleri dinlenen çocuğun kişiliği gelişir, kendine güveni artar. Kendisi dinlendiği için, karşısındakini de dinlemeye başlar.
- Çocuk ile yetişkin arasında bir yakınlık doğar: Çocuk, yetişkini ( anne, baba, mahalle annesi, öğretmen) daha istekli dinlemeye başlar.

4.5 5 2
YORUM YAP ve PUANLA