Çocuk İstismar ve İhmali
Çocuk İstismar Ve İhmali
Dünyanın pek çok ülkesinde yasalara göre 18 yaşından küçük bireyler çocuk kabul edilmektedir. Çocuk istismarı, 18 yaşından küçük bir bireyin duygusal, fiziksel, cinsel ya da sosyo-ekonomik açıdan zarara uğratılmasıdır. Çocuğun bakımından sorumlu olan ya da olmayan erişkinler çocuğa zarar verebilirler.
Toplumda bir olgunun istismar kabul edilmesi için o toplumun gelenekleri tarafından kabul görmeyen ve çocuğa zarar veren bir davranış olması gerekmektedir.
En çok istismara uğrayanlar üç yaştan küçük çocuklardır. Bu yaştaki çocuklar en savunmasız, fizik açıdan en güçsüz çocuklardır. Erişkine karşı koymaları zordur. İstismar daha çok ev içinde olur. İstismarı yapanların çoğu aile bireyleri ya da çocuğu tanıyan, ona yakın olan kişilerdir. Gençlik çağında istismar, daha çok ev dışında olmaya başlar. Gençler fiziksel istismara daha az uğrarlar. Direnebilir, kaçabilirler.
Fiziksel istismar;
Çocuğa vurmak, tokat atmak, saç-kulak çekmek, çocuğu sarsmak, fırlatmak, dövmek, yakmak, ısırmak yoluyla çocukta fiziksel ve duygusal hasara yol açma biçimindedir.
Kol ve bacak kemiklerinde kırıklar, iç organ yaralanmaları, kafa içi kanamalar fiziksel istismarın en ağır biçimleri olup çocuğun ölümüne yol açabilir. Fiziksel cezalandırma ev içinde olabildiği gibi okullarda da yaygındır.
Cinsel istismar;
Çocuğun erişkin tarafından cinsel uyarı, cinsel doyum için kullanılmasıdır. Irza geçme, ırza geçmeye kalkışma, sarkıntılık, teşhircilik, laf atma ve ensest eylemlerini içerir.
Duygusal ya da psikolojik istismar;
En sık rastlanan, ancak en zor tanınan istismar biçimidir. Çocuğa bağırmak, çocuğu azarlamak, kıyaslamak, küçük düşürmek, alay etmek, ad takmak ya da yaşına uygun olmayan beklentilerde bulunmak duygusal istismar olarak kabul edilmektedir. Fiziksel ceza kaldırıldığında, bu kez yerini duygusal istismar alabilmektedir.
İhmal;
Çocuğun barınma, güvenlik, beslenme, temizlik, giyim, eğitim, kabul görme, sevilme gibi temel gereksinimlerinin karşılanamaması durumudur. Bu çocuklarda tartı alamama, büyüme geriliği, kaza ve yaralanmalar sık görülür.
Günümüzde sosyo-ekonomik ve kültürel istismardan da söz edilebilir. 15 yaşın altında olup çalıştırılan, sokakta çalışan ve yaşayan, fuhşa zorlanan çocuklar da çocuk istismarı kapsamında ele alınmalıdır.
Dünyanın her ülkesinde istismara uğrayan çocuk sayısı çok fazladır. Rakamsal veriler hiçbir zaman yeterli değildir; çünkü istismara uğrayan vakaların ancak üçte birinin bildirildiği öngörülmektedir.
Utanma duygusu, korku, gizli kalma isteği, çocuğun aileden ayrılacağı korkusu, bilgisizlik veya vakanın tanınmaması gibi faktörler vakaların ilgili birimlere bildirilmesini büyük ölçüde engellemektedir.
Türkiye'de bu konu ile ilgili sayısal veriler, bilimsel çalışmalar yetersizdir. Okullarda dayak ya da fiziksel cezalandırmanın oldukça yaygın olduğunu biliyoruz. Ensest olarak isimlendirilen aile içi cinsel istismar vakalarının mahkemeye yansıyan sayılardan daha fazla olduğu düşünülmektedir.
Bir çocuğun vücudunda açıklanamayan yaralanmalar görüldüğünde fiziksel istismardan şüphelenilir. Kafa travmasına uğrayan, kemik ve organ yaralanmaları olan vakalar aslında dövülmüş vakalar olabilir ve merdivenden düşme öyküsüyle acil servislere getirilebilirler,
Yanıklar ve saçlarda önemli ölçüde dökülme de bu açıdan dikkat çekmelidir. Çürükler çok önemli bir bulgudur. Dizlerde ve diz altlarında koşup oynarken oluşan düşme-çarpmalara bağlı çürükler her zaman olabilir. Ama bunun dışındaki vücut bölgelerinde, örneğin kalçalarda çürükler görüldüğünde istismardan şüphelenmelidir.
Ayrıca, bir hastalık durumunda başvuruda açıklanamayan gecikme, ailenin olayla ilgili farklı öyküler vermesi, çocuğun kilo alamamasının başka nedenlerle açıklanamaması, çocuğun çok bakımsız görünmesi de ihmal edilmiş çocuklara özel bulgular olduğundan istismarı akla getirmelidir.
Cinsel istismar sonucunda oluşabilen yaralanmalar çocuklarda çok çabuk iyileşmektedir. Çocuğun öykü vermesi, yaşına uygun olmayan cinsel davranışlar sergilemeye başlaması, içe kapanma, okul başarısında azalma gibi başka biçimde açıklanamayan önemli davranış değişiklikleri görülmesi halinde bulgu olmasa da cinsel istismar kuşkusunu doğurur
Tüm şüpheli vakaların doktora götürülmesini sağlamak gerekir. Doktor, şüpheli durumlarda mutlaka adli makamlara bildirim yapmalıdır.
İstismar olduğunda yaklaşım;
İstismar vakalarına yaklaşımda en önemli öğe çocuğun daha fazla zarar görmesinin önlenmesidir. Bu nedenle istismara uğrayan çocuğun tıbbi tedavisi ile birlikte aileye psiko-sosyal ve eğitim desteği gerekir.
Çocuğun korunmasında Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) ile Çocuk Polisi'ne önemli görevler düşer. Bir çocuk cinsel istismara uğradıysa, özellikle ırza geçme vakalarında, mutlaka cinsel yolla bulaşan hastalıklarla ilgili gerekli tetkik ve tedaviler yapılmalıdır.
İstismarı önlemek için yapılması gerekenler:
istismarı önleme çalışmalarını bireysel, toplumsal ve evrensel koruma olarak üç başlıkta ele alınmaktadır.
Bireysel koruma;
İstismara uğrayan çocukların erken tanısı, uygun tedavisi ve izlemini içerir. İstismara uğrayanların etkin tedavisi, bu çocukların erişkin dönemlerinde istismar uygulama risklerini azaltacaktır. İstismar edenlerin ise yalnız cezalandırılmaları değil, tedavi ve rehabilite edilmeleri de gerekir.
Toplumsal koruma;
Riskli grupların saptanmasına yönelik olmalıdır. Evsizlik, işsizlik, madde bağımlılığı, alkolizm, aile içi şiddet, ailede psikiyatrik hastalık, çocuk istismarına yol açan risk faktörlerinin başlıcalarıdır.
Sokakta yaşayan ve çalışan çocuklar sık olarak istismara uğrarlar. Hatta bunların önemli bir kısmı ev de istismara uğradığı için sokakta yaşamayı tercih ediyor olabilir. Riskli grupları bilmek ve bu grupları öncelikli olarak ele almak gerekmektedir.
Evrensel koruma;
Tüm çocukları kapsamaya yönelik önlemlerin alınmasıdır. Bu koruma biçiminde düzenli sağlık bakımı, annenin eğitimi, ev ziyaretleri, aile planlaması, yoksulluk ve işsizlik ile savaşım önem kazanır.
Çocuk istismarını önleme çalışmaları çok kuruluşlu bir yaklaşım gerektirmektedir; kuruluşların işbirliği çok önemlidir. Adli tıp uzmanları olgunun hukuk mekanizmasına yansımasında kilit görevi yaparlar. Ülkemizde vakalara standart bir yaklaşım ve çağdaş eğitim sağlanması için UNICEF ve Adli Tıp Kurumu işbirliği yapmıştır. İstanbul, İzmir ve Ankara'da ilgili birimler ve özel komisyonlar vardır.
Çocuk istismarı konusunda eğitim ve bilgilendirme;
İlk alınacak önlem, toplumda duyarlılık oluşturmak, anne - babaları ve halkı bu konuda bilinçlendirmektir. İstismar olgularının gizli kalmaması, uygun kuruluşlara bildirimi, tedavi ve rehabilitasyon açısından çok önemlidir.
İstismarı önlemek, bunun için aile içinde iletişim, çocuk disiplini, çocuk yetiştirme konularında ailelerin eğitimi de aynı derecede önemlidir. Bilinçli anne babalar, gönüllü bireyler de eğitime destek olabilirler. İstanbul, Ankara ve İzmir'de mevcut derneklerde ve çalışma gruplarında, Çocuk İstismarı Önleme Ekiplerinde gönüllü olarak görev alabilirler.
Bu konuda başta çocuk sağlığı, eğitimi, bakımı ile ilgilenen bireylere, çocuk istismarı konusunda bilgisi ve deneyimi olan herkese önemli görevler düşmektedir. Toplumda duyarlılığı olumlu yönde artırma ve doğru bilgilendirme yoluyla yapabileceği önemli katkılar için ülkemiz basın-yayın organlarına da görev düşer.
Öfkeyi kontrol edebilmek, çocuğun gelişim düzeyini ve gereksinimlerini bilmek, evde ve okulda çocuk istismarının azaltılmasında önemlidir. Fiziksel istismar büyük oranda öfkeye bağlı kontrol kaybı sonucu ortaya çıkar. Çocuğunu istismar eden anne baba, çocuğunu sevmiyor anlamına gelmez. Bu nedenle, disiplin konusunda aileleri bilgilendirmek önemlidir.
Bu disiplin uygun bir şekilde gerçekleştiğinde fiziksel istismarı azaltmak mümkündür; ancak o zaman da yerini duygusal istismar alabilir. Çocuğuna vurmayan anne, örneğin çocuğu azarlayarak ya da farklı yöntemlerle cezalandırarak disiplin uygulamaya çalışabilir.
Evde istismarı önlemede çocuğun yaşına göre gelişim basamaklarını, gereksinimlerini bilmek, çocuğu dinlemek ve sabırlı olmak, öfkelenmemek temeldir.
Aileler, çocuklar, öğretmenler, yazılı kaynaklar ve seminerlerle bilgilendirilmelidir. Çocukların sağlık kontrolleri sırasında hekimlerin ve hemşirelerin, güvenlik danışmanlığı, aile planlaması danışmanlığının yanı sıra disiplin ve çocuk istismarını önleme konularında da ailelere bilgi vermeleri sağlanmalıdır.
Çocukları da bilgilendirmek gerekir. iki-üç yaşlarından başlayarak çocuklara vücut bölgeleri öğretilebilir. iç çamaşırlarıyla, mayoyla kapatılan yerlerin özel olduğu, hiç kimsenin, çocuğun izni olmaksızın çocuğun vücuduna dokunmaması gerektiği bilgisi verilebilir.
Çocuktan, hoşuna gitmeyen bir davranışla karşılaştığında, bunu, anne- babasına ya da öğretmenine bildirmesi istenir. Çocuklar, karşılarında erişkini bir otorite olarak görüp kolay kolay "hayır" diyemeyebilirler. Oysa bu yeteneği kazanmalıdırlar.
Çocuk istismarını önlemede, çocuğun kendi vücut bölümlerini tanımasını sağlamak, hoşuna gitmeyen davranışlarla karşılaştığında "Hayır" demesini ve böyle durumları hemen bildirmesini istemek, çocuğu evde ya da dışarıda 13 yaşından küçük bir çocukla (kardeşi bile olsa) ya da bir yabancı ile birlikte gözetimsiz bırakmamak özellikle önemlidir.
• Çocuğu istismar eden kişi her zaman yabancı biri değildir. Aile içinden, o çocuğu tanıyan bir kişi olabilir.
• Hangi anne- babanın istismar yapıp yapmadığını bilmek mümkün değildir. Sosyoekonomik ve eğitim düzeyi iyi ailelerde de istismar olabilir.
• İstismarın her türü çocuk için zararlıdır. Hepsinin uzun erimli olumsuz etkileri olur.
• İstismara uğrayan çocuk, istismar uygulayan erişkine dönüşür. Bu nedenle de istismar olduğunda çocuklar özenle tedavi edilmelidir.
• Çocuğuna istismar uygulayan anne-babanın çocuğunu sevmediği düşünülemez.
• Sadece kız çocuklar değil erkek çocuklar da cinsel istismara uğrar.
• Çocuklar istismara uğradıklarında bunu açıklarlarsa kendileri de zor durumda kalırlar. Bu nedenle her zaman söyleyemezler.
• İstismara uğrayan tüm çocuklar kendilerini yaralanmış hissederler.
• İstismara uğrayan kişiler tedavi edilebilir.
• İstismar edenler kadın ya da erkek olabilirler.
• Her toplumda istismar görülebilir.
İstismar kuşkusunda ya da varlığında ya da çocuk istismara uğradığını ifade ediyorsa, hekime başvuru gerekir. İstismar vakaları acil ve adli işlem gerektiren, ilgili kuruluşlara bildirilmesi gerekli vakalardır
ÇOCUK İSTİSMARI VAKASIYLA KARŞILAŞILDIGINDA BAŞVURULABİLECEK BİRİMLER;
• Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Çocuk Muayene Birimi Tel: 0.212.5877000 veya 0.212.5850660
• İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi, Mağdur Çocuklara Hukuki Yardım Birimi Tel: 0.212.2521220/147
• Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu Servisi (nöbetçi) . Tel: 0.212.2529516-17
• Çocuk Polisi. Tel: 0.216. 4927185 (ayrıca 155 aracığıyla bölgesel hizmetlere ulaşılabilir)
• Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK). Tel: 0.212.5114275
• Alo Çocuk Merkezleri (SHÇEK) İstanbul Tel: 0.212.5123535; 0.212.5348672 Ankara Tel: 0.312.4250339
• Her ilde İl Sosyal Hizmet Müdürlükleri
• Alo 183. Aile, Kadın, Çocuk ve Özürlü Sosyal Hizmet Danışma Hattı
• Alo Destek ve ihbar Hattı. Tel: 0.216.4505454
• ÇiKORED. Çocukları istismardan Koruma Rehabilitasyon Derneği, İstanbul
• Çocuk istismarını Önleme Derneği, Ankara
• Ege Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü, İzmir
• Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Ankara
• İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü Çocuk istismarı ve ihmali Birimi, İstanbul
• Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk istismarını Önleme Komisyonu, İstanbul
• İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk istismarı ve ihmali Tanı, Tedavi ve Önleme Komisyonu