Anne-Baba-Çocuk İlişkisi
Bazı canlılarda var olan analık duygusu insanoğlunda rahmet, zahmet, sorumluluk duygusuyla doruğa ulaşmış durumda. Temelde doğuştan gelen ilahi bir lütuf olan analık duygusu; eğitimle, öğrenmeyle ve tecrübeyle daha da gelişiyor.
Hamilelikle birlikte annenin korunmaya, desteğe, güvene, çocuğun bakım ve güvenliğiyle ilgili bilgiye ihtiyacı vardır.
Annenin ve çocuğun ilişkisini etkileyen birçok değişken vardır. Çocuğun planlanmış olup olmadığı, çocuğun mizaç özelliği, sağlık durumu, cinsiyeti, kaçıncı çocuk olduğu, ailenin refah seviyesi, anne babanın ruh sağlığı ve anne babanın yaşı ebeveynle-çocuk iletişimini etkileyen sebepler arasındadır.
Doğumla birlikte bir bebek için hayati önem taşıyan ilişki, bağlanma duygusudur. Bir kişiyle devamlı, tutarlı ve yakın bir ilişki kurmanın adıdır bağlanma.
Bebek fiziksel ihtiyaçlarının karşılanması konusunda dış dünyaya bağımlıdır. İhtiyaçlarını karşılayacak kişinin tek kişi olması ve aralarında duygusal bir alışverişin olması en az fiziksel ihtiyaçlarının karşılanması kadar önemlidir. Fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak, korunmasını ve rahat etmesini sağlamak, yeni ve farklı uyarıcılarla etkileşimini sağlamak ilişkinin temelini oluşturur.
Genellikle olağanüstü bir durum gelişmedikçe çocuğun bağlandığı ve tüm bu ihtiyaçları gideren kişi annedir. Anne çocuk arasında çocuğun ağlamasıyla, cıvıldama, beden teması, gülümseme ve görsel tepkileriyle sözel olmayan iletişim başlar. İletişimin yoğun yaşandığı dönem beslenme anıdır.
Bebekle-anne arasında beden ve göz teması, stres içeren açlık duygusunu annenin gidermesi anneyle bebek arasında çok önemli, özel bir duygusal bağın gelişmesini sağlar. Bu nedenledir ki çocuğu anne sütüyle beslemenin özel ve duygusal bir anlamı vardır.
Annenin bebeğin ihtiyaçlarına karşı duyarlılığı önemlidir keza çocuk ilk bir yılda fiziksel ihtiyaçların giderilmesiyle birlikte bir kişiye bağlanma ihtiyacı içindedir. Temel güven duygusu dediğimiz süreçte annenin çocuğun sinyallerine yönelimi ve sinyallerine takındığı tavır, çocuğu kabullenişi ve temel becerilerini desteklemesi ve tüm bu ihtiyaçları tutarlı ve devamlı bir kişiyle karşılaması temel güven duygusunun gelişmesini sağlar. Böylece çocuk dış dünyanın onunla kurduğu iletişim biçimine göre kendini güvende ve rahat hisseder.
Ancak fiziksel ve duygusal ihtiyaçları giderilmiş bir çocuk dış dünyayı tanımaya anlamaya ve kapasitesini geliştirmeye çalışır ki çocuğun zihinsel, duygusal ve bedensel gelişimi böyle gerçekleşir. Aksi takdirde fiziksel ve duygusal ihtiyaçları doyurmamış çocuk stres altında, yoğun kaygı endişeyle dış uyaranlara yönelmez, böylece gelişmesel kritik süreçler kaçırılmış olur.
0-3 yaş arası anneden yoksunluk duygusal yoksunluğa neden olur. Duygusal yoksunluk bebek depresyonu dediğimiz sürece neden olabilir ki bunun temeli çocuğun bir kişiyle yakın duygusal ilişki geliştirememesidir. Kurumda büyüyen bebeklerin sık sık bakıcı değiştirmesi ve bir kişiyle yakın duygusal ilişki geliştirememesi bebek ölümlerinin nedenlerindendir.
Elbette ki bir çocuğun gelişiminde babanın da çok önemli yeri vardır. İlk iki senenin sonunda babayla etkileşim ve birliktelik çok daha önemli hale gelir. Babanın iş dönüşü kısa birliktelikleri iyi değerlendirmesi, çocuklara vakit ayırması önemlidir.
Gelecekte cinsel kimlik edinme ve kimliğinin gereklerini yapabilmesi açısından baba her iki cins için de önemlidir ancak özellikle erkek çocukların güçlü bir erkek modele gereksinimleri vardır. Gerek kız, gerek erkek çocuk olsun her iki ebeveynle özel ve duygusal bir iletişim geliştirmek isterler ancak elbette ki bunu sağlamanın en önemli şartlarından biri ebeveynlerin kendi içlerinde barışık, sevgi ve saygıya dayalı bir birliktelik içinde olmalarıdır.